14 Haziran 2012 Perşembe

Fatih Projesi ile İlgili Skandallar Bitmiyor!

Fatih Projesinin "kervan yolda düzülür" mantığıyla işlediğini bizzat bakanlık çalışanlarınının ağzından duymuştuk.

Eğitim-Sen'in bugün yaptığı açıklamada da ayrıntılı bir şekilde ele alınan sürece daha önce sitemizde de yer vermiştik.

Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu'nun "FATİH Projesi ile İlgili Skandallar Bitmiyor!" başlıklı açıklama metnidir.

13.06.2012
Milli Eğitim Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı’nın işbirliği ile gerçekleşen Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) Projesi ilk açıklandığında; 3 yıl içinde 614 bin 364 diz üstü bilgisayar ve projeksiyon cihazı ile 38 bin 688 çok amaçlı fotokopi makinesi ve 85 bin akıllı tahtanın, 40 bin okulda öğrenci ve öğretmenlerle buluşacağı açıklanmıştı.

Ancak projenin ortaya atıldığı ilk andan itibaren yaşanan hukuk dışılık sürmektedir. Bilindiği gibi daha önce Danıştay 8. Dairesi, Eğitim Sen’in başvurusu üzerine, FATİH projesi ile ilgili “eğitim araç ve gereçlerinin incelenmeden uygulamaya konulabileceği yönündeki” ilgili yönetmelik hükmü hakkında, yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Fatih Projesi kapsamındaki eğitim araç ve gereçlerinin herhangi bir incelemeden geçirilmemesine rağmen pilot uygulaması sürdürülmüştür.

85 bin akıllı tahta alımı ile ilgili olarak açıklanan ihale şartnamesinde betimlenen tahtanın, şartname açıklanmadan 20 gün önce Vestel firmasının geliştirerek patentini aldığı akıllı tahta ile tamamen aynı özellikleri taşıması kafalarda soru işaretleri yaratmış; dolayısıyla ihaleye giren diğer firmalar ihaleyi alsalar dahi Vestel’e patent ücreti ödemek durumunda kalmıştı. 23 Kasım 2011’de ihaleyi mecburen 320 milyon TL’de Vestel Dijital Üretim adlı elektronik firması almıştı.

Fatih projesi ile ilgili önemli iddialardan birisi de Vestel’de söz konusu akıllı tahtayı tasarlayanlardan birinin Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Tunay ALKAN olmasıdır. Milli Eğitim Bakanlığı ise yaptığı yazılı açıklamada kurumun bu şikayeti incelediğini ve uygun bulmadığını, akıllı tahta ihalesinin usulüne uygun olarak onaylandığını söyleyerek söz konusu ciddi iddiaları geçiştirmeyi tercih etmişti.

İhale aşamasında, bir bileşim firması adına, ihaleyi yapacak olan Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na itirazda bulunulmuş, gerekçe olarak, ihale belgelerinde çelişkili hususlar olduğu belirtilmiş ve patentli bir ürünün ihale dokümanlarında tarif edilmesinin Kamu İhale Kanunu’na aykırı olduğu savunulmuştur. Ancak, bu uyarı dikkate alınmamıştır. Bu şekilde farklı bir firmanın teklif vermesi fiilen ve hukuken engellenmiştir. Firma yetkilisi bunun üzerine, Ankara 10. idare Mahkemesi’ne “yürütmenin durdurulması” istemiyle dava açmış ancak bu talep mahkeme tarafından reddedilmiştir.

Ankara 10. idare Mahkemesi’nin kararına karşı, firma bu kez Bölge idare Mahkemesi’ne “yürütmenin durdurulması istemi hakkında mahkemenin verdiği karara itiraz”da bulunmuş ve Bölge İdare Mahkemesi, itirazda bulunan firmanın şikayet sürecinin henüz dolmadığı, Kamu İhale Kanunu’na göre, iddianın dikkate alınmamak suretiyle reddedilmesinde hukuka uyarlılık bulunmadığı, bu nedenle Ankara 10. idare Mahkemesi tarafından verilen kararın kaldırılmasına, dava konusu işlemin teminat aranmaksızın yürütmesinin durdurulmasına karar vermiştir.

Proje gündeme geldiğinden bu yana sorulara tatmin edici yanıtlar veremeyen ve itirazları dikkate almayan Milli Eğitim Bakanlığı, Bölge İdare Mahkemesi’nin son kararı üzerine suçu yargıya atarak sorumluluktan kaçmak istemektedir. Fatih Projesi gibi kapsamlı bir projeyi “Ben yaptım oldu” mantığı ile hayata geçirmeye çalışan Milli Eğitim Bakanlığı’nın hukuk tanımaz tutumu nedeniyle “akıllı tahta” projesi çıkmaza girmiştir.

Bakanlığın bu gibi çeşitli proje ve modellerle büyük şirketleri, eğitim sistemimiz içerisine bir daha çıkmamak üzere yerleştirmek ve eğitim hizmetini tamamıyla ticarileştirmek istediğini sendikamız tarafından sıkça vurgulanmaktadır. Eğitim Sen olarak, Fatih Projesi ve benzeri girişimlerin yakından takipçisi olarak söz konusu politikalara izin vermeyeceğimiz bilinmelidir. ‘Kervanı yolda düzeriz’ mantığının, sorunlarımızı daha fazla derinleştirdiği gerçeğiyle, eğitim sistemimizin acil olarak planlı politikalara ihtiyacı olduğu gerçeğini Milli Eğitim Bakanı’na bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder